30 Nisan 2011 Cumartesi

THOR: İngiliz Beyfendisinden Süper Kahraman Filmi

Sam Raimi sağolsun Spider Man 2'den beri çizgi roman uyarlamalarının havası değişti, bir ciddiyet geldi. Gerçi hala Jon Favreau ve Michael Bay gibi adamlar sinemanın bu türünü baltalamaya devam ediyorlar (Iron Man iyi bir filmdi, ama Iron Man 2 bariz kötü bir film olduğu gibi, yapması gereken en kolay şeyi, seyirciyi eğlendirmeyi bile başaramıyordu. Daredevil'a ise hiç girmeyelim, teenage dönemlerimim favorisi olmasına rağmen neresinden tutarsanız tutun elde kalan bir film. Transformers'ları ciddiye alıp yorum bile yapmayacağım) ama en azından artık çizgi roman uyarlamalarına "gişesi garanti çıtır çerez blockbuster"lar gözüyle bakılmıyor. Ciddi bir uğraş, kaliteli senaryo ve hikayelerle çıkıyorlar karşımıza. Yeni gösterime giren THOR'da bunun örneklerinden biri.

Filme 0 bilgi, beklenti ile gittim. Tek düşüncem Natalie Portman'ın bu filmde oynamaktan büyük ihtimalle pişman olduğu ve başroldeki Chris Hemsworth'un ciddi anlamda kalas olduğuydu. Ama film beni şaşırttı. THOR öncelikle iyi yönetilmiş bir film. 3D'yi gözünüze bir şey sokmak için değil daha çok alan derinliği katmak için kullanıyor. Hal böyle olunca filmin samimiyeti artıyor. 3D'nin sırf maddi gelir için yapılmadığını anlıyorsunuz çünkü. 3D sayesinde Asgard'ın müthiş atmosferine derinden dalıyor, yönetmenin kadraj ve kamera hareketlerine, efekt ekibinin yaptığı şahane tasarımlara hayranlıkla bakıyorsunuz. Asgard ile Dünya arasında yapılan tüm yolculuklar baş döndürücü bir güzellikte yansıtılmış ekrana. Film bir efekt çorbası değil ve ilginçtir bu tür filmlerin aksine burada neye baktığınızı çok da iyi anlıyorsunuz. Hızlı bir kurgusu olmasına rağmen yönetmenlik o kadar ustaca ki, hiç bir kare boşa gitmiyor. Yönetmen Kenneth Branagh gayet estetik ama bir o kadar hızlı ve şatafatlı hareketlerle bilhassa Asgard'da imkanlarını sonuna kadar kullanıyor.

THOR'un bir diğer güçlü olduğu nokta oyunculukları. Dışarıdan cidden kalasa benzeyen Chris Hemsworth hakkında tek rahatsız edici şey Türk seyirciler için "Kıvanç Tatlıtuğ"a acayip derece de benzemesi.  Bunun dışında Hemsworth şaşırtıcı derecede iyi oynuyor. Karakterin her türlü halini çok iyi ve içten yansıtabildiği gibi, alemin en güçlü adamından, "sempatik ve komik" adama kolaylıkla dönüşebiliyor. THOR için daha mükemmel bir seçim olamazmış. Her sahnesinde, her haliyle inandırıcı. Natalie Portman ise klasik "main girl"lerin aksine bir ağırlığı, duruşu olan Jane karakteriyle gayet iyi. Black Swan'la aldığı Oscar sonrası böyle bir süper kahraman filminde oynaması kimilerine göre garip gözükebilecek olsa da, Portman'ın kariyerine baktığımızda rol o kadar da sırıtmıyor. Üstelik filmin Oscar öncesi çekilmiş olduğu da önemli bir detay. Ama Portman'ın rolü neden kabul ettiği aşikar. Hulk veya Iron Man gibi filmlerin aksine Jane karakteri burada gerçekten sevilebilecek bir karakter. Hikaye içinde de önemli bir yere sahip ve en basidinden "süper kahraman" olmadan da yaşamına devam eden biri.

Filmin çuvalladığı yerler de var elbette, kötü karakterin çok bariz nedenlerle kötü olması ve biraz klişe kokması, ayrıca çok zayıf çizilmiş ve adeta birer karikatür olan yan karakterler gibi. Ama bu hem biraz filmin süresinden hem de filmin dayandığı çizgi romandan kaynaklandığı için pek de şikayet etmemek gerek. Çünkü THOR vaad ettiği eğlence ve efekt bombardımanı sonuna kadar sunarken bir yandan da iyi bir film olmayı becerebildiği için her halükarda sınıfı geçiyor.

80/100

Hiç yorum yok: