5 Kasım 2010 Cuma

The Walking Dead: Kan döktüm yollarına...


AMC, yeni HBO olma yolunda sağlam adımlar atıyor. Son 4 yıldır Mad Men'le ses getiren kanal şimdi de daha yayınlanmadan 2. sezonunu sipariş edecek kadar güvendiği The Walking Dead ile çıktı karşımıza.

Arkadaş muhabbetleri arasında "bir zombi dizisi" olarak açıklanabilecek The Walking Dead, bir Frank Darabont projesi. Böylesine büyük bir ismin böyle bir dizide ne aradığını açıklamak için ise dizinin pilot bölümüne ve serinin geçmişine biraz bakmak lazım. Kariyerinin önemli adımlarını Stephen King uyarlamalarıyla (The Shawshank Redemption, The Green Mile, The Mist) attığını düşünürsek Darabont aslında Kingvari hikayelere pek uzak değil. Tamam belki onun korku hikayelerini (The Mist harici) pek kullanmıyor ama en azından King'in korkuyla dramayı harmanlama konusundaki başarısına yabancı olmayan bir isim. Üstelik dizi Darabont'un zihninden de çıkmış birşey değil, yine bir uyarlama. The Walking Dead'in uyarlandığı çizgi roman oldukça iyi eleştiriler alan ve sıkı bir hayran kitlesi olan bir seri. Hal böyle olunca Darabont'un odaklanması gereken nokta zombilerden daha çok sıkı bir televizyon draması çekmek oluyor. İşte The Walking Dead'in de başarıya ulaştığı nokta burası.


Klasik bir kıyamet sonrası senaryosuna dönüşebilecek dizi Darabont'un yaratıcı zihni sağolsun kablolu kanal dizisi olabilecek bir dramaya dönüşüyor. Bazı yerlerde senaryo tercihleri yüzünden tökezliyor belki ama "bir zombi dizisi"nden beklenmeyecek kadar sınıf atladığı yerler de oluyor. Örneğin ana karakterin 28 Days Later'i anımsatan uyanışı beni ve bir kaç daha seyirciyi rahatsız etmiş gibi duruyor. Bir insanın izole olabileceği tek yer komaymış gibi! Bu çizgi roman'ın yaptığı bir tercih mi yoksa Darabont'un mu bilmiyorum ama diziye başlar başlamaz bayat bir tad bıraktığı gerçek. Televizyon tanrılarına şükür ki dizi bir süre sonra gerçek kimliğine girmeye başlıyor. Evet bu bir drama, belki ilk bölümde bu dramayı çok kör göze parmak (park sahnesi!) sokuyorlar ama bu bir yandan da bir zombi macerasını gerçekçi kılmak için gerekli olan hareket. Sonuçta karşımızdaki "sıradakini nasıl öldürelim" sorusuna cool görsel efektlerin cevap vereceği ve her ölen zombi için "oh yeah motherf**ker" çektirecek bir bilgisayar oyunu değil. Dizidekilerin adı zombi değil zaten, "walker".

İlk bölümüyle iştah kabartan, hem sağlam bir drama olup hem de güzel bir macera kotarılabileceğinin sinyallerini veren bir dizi The Walking Dead. Bu yüzden "zombi mi? kalsın" diyenlerin bile izleyebileceği birşey. Nasıl Battlestar Galactica bir uzay dizisinden çok daha fazlasıysa, The Walking Dead de "bir zombi dizisi"nden çok daha ötesi!

Meraklısına not: Dizinin müziklerini (ilk bölümde pek duyamadık ama jenerik hoştu) Battlestar Galactica'nın da müziklerini yapmış, aşmış insan Bear McCreary yapıyor.

2 yorum:

Unknown dedi ki...

"28 Days Later" uyanışı hariç, 10 numara bir dizi.

Bora Kizilirmak dedi ki...

Yok baba Yurttas Keyn gibisi yok simde ne dersen de