5 Kasım 2010 Cuma

Grey's Anatomy: Tv'deki anka kuşu...


Grey's Anatomy gerek kamera önünde gerek kamera arkasında oldukça badire atlattı. Tıp fakültesinden yeni mezun olmuş bir grup genç stajyer'in hayatını anlatan dizi, rekor reytinglere de imza attı, dibe de vurdu. Ve şimdi, 7.sezonunda tüm karakterleri olgunlaşmış, oturmuşken belki de en kötü reytinglerini alıyor oluşu benim için hiçbirşey ifade etmiyor çünkü son 1-2 sezondur Grey's Anatomy ciddi bir klasiğe dönüşme sinyalleri veriyor.


Birincisi artık daha stabil karakterlerimiz var, evet Shonda Rhimes yine başı sıkışınca en işleyen çifti bile ayırmaktan kaçınmıyor ama en azından bunu ilk sezonlardaki Meredith-Derek ilişkisi gibi sakız yapmıyor. Meredith ciddi anlamda büyümüş durumda, o ne yapacağını bilmeyen, sorunlu tıp öğrencisi son 1-2 sezondur gayet haddini bilen bir duruş çizer durumda. Diğer tüm karakterler de (son 2-3 bölümdür Alex bile!) tamamen olgunlaşmış durumda. Artık daha az kafeterya ve seks sahnesi görüyoruz farkında mısınız? Tamam Grey's in büyük bir kısmını bu seks sahneleri ve karakterler arasındaki romantizm oluşturuyor ve bunlar hala dizinin içinde belli dinamiklere sahipler ama en azından eskisi kadar dizi bundan ibaret değil. Aksine oldukça güçlü oyunculuklar sergilenen hikayeler oluşturuluyor artık. Ellen Pompeo mesela, kimi seçeceğini bilemeyen şımarık güzel kız olmayı beceremeyen Pompeo 6. sezondan beri muhteşem bir doğallık yakalamış durumda oyunculuğunda, göze batmıyor artık!

Rhimes'ın başka bir başarısı da diziye soktuğu her karakteri seyirciye sanki dizinin ana kadrosundanmış gibi hissettirmesi. Evet ilk gözüktükleri sahnelerde hepsine (Arizona hariç) burun kıvırdım ama şu anda dizide sevmediğim bir karakter yok. Bu hafta o gıcık kız April'i bile sevdirdi bana Rhimes. Arada tutmayan karakterler çıkmıyor mu? Çıkıyor evet. Örneğin geçen sezon öldürülen böcek gözlü kız, Melisa George'un oynadığı ve diziye gözümde en büyük zararı veren biseksüel kız, Erica... (Şimdi düşündüm de hepsi de bayan he!) Rhimes'ın başaramadığı tek şey, bu karakterleri yazdığı gibi çıkarmayı bilmemesi. Böcek gözlümüz öldü, Melisa George saçma bir şekilde hastaneyi terk etti, Erica ise kanalın da isteğiyle birden duman oldu. Yine de ben Izzie'yi bile unutmuşken bu yazıyı yazmasam bu karakterleri hatırlamazdım bile. Grey's de oynamanın en kötü tarafı bu olsa gerek, diziyi bıraktıktan sonra kendi başınıza birşeyler yapmazsanız (Heigl'in yeni Julia Roberts olması gibi) sizi kimse hatırlamayacaktır! Zira dizi, en fazla 5 bölüm sonra yarasını eskisinden de iyi olacak şekilde iyileştirmeye başlıyor.

4.sezon finaline kadar Rhimes'ı "sezon finali yapmayı bilmemek"le suçlardım. Bir medikal dizide Meredith'in kimi seçeceği konusu bir final malzemesi değildir benim açımdan. Ama dizi bu yönden de açığını kapamaya başladı. 6.sezon finali "Death and all his friends" değil Grey'sin tv tarihinin en iyi bölümlerinden biriydi.

Peki dizi şu anda kusursuz mu? Hayır! Ama belli bir dinamiğe oturduktan sonra artık kimin ayrılıp, kimin barıştığı bile rahatsız etmemeye başlıyor çünkü geçmişin aksine bu sefer bu hikayeler karakterleri besliyor. Yani salt izleyiciye merak unsuru olarak değil, karaktere de hizmet edecek şekilde karşımıza çıkıyorlar. Ayrıca Christina'nın hikayesi gereksiz yere uzadı ve sıkmaya başladı diyordum ki bu hafta ona da şaşırtıcı bir çözüm yarattılar. Eğer doğru işleyebilirlerse ilginç bir hikaye olacak. Ama Izzie'ye yaptıkları şeylerin aynısını Yang'e de yaparlarsa işte o zaman  diziye karşı olan sevgimde gözle görülür bir azalma olabilir.

İnternette her televizyon dizisinin 4.sezonundan sonra giderek sapıtmaya ve ömrünü doldurmaya başladığı yönünde espirili bir grafik var. Grey's Anatomy o grafiğe kafa tutan ender dizilerden. Belki hala bir E.R. olamadı ama son 2 yıldır izlediğimiz gibi 2-3 sezon daha çıkarırlarsa kesinlikle olacak.

1 yorum:

Bora Kizilirmak dedi ki...

Bi de Casablancaýi yorumlasana agbey