
Şimdi ben paso hayvanlarla büyümüş biri olmama rağmen beslediğimiz hayvanlar hep ev kedisiydi. Tasma takıp gezdiremiyorsun yani sokakta. Feci kıl bişi. O kadar süper bi insansın, hayvan besliyorsun, onu kardeşin gibi seviyorsun filan ama sokağa çıkınca kimse bunu göremiyor. O yüzden ben hep bi' köpek isterdim. Dışarı çıkarıp gezdireyim diye. Ama bunun sebebi öyle havasından mavasından değil. Sevdiğim hayvanla sadece 4 duvar arasında zaman geçirmek istemem çünkü. Çıkalım, yürüyelim, koşalım, oynayalım. Dışarıdaki hayatın da bir parçası olsun isterim. Bugün de MAS'ın köpeği Çamur'la öyle 45 saniye de olsa yürüyünce amaaaaaaan bir uçtum ben.
Büyük hayallerimden biridir. Uygun bir eve çıkayım, anında köpek alacağım. Kedilerden baydım çünkü. Nankörlüğünü filan görmedim şimdi hiç bi' kedinin ama günde 21 saat uyuyan bir hayvan tatmin etmiyor beni abi. Oyuncu bi hayvan da değil. Tek yapabileceğin şey, eline aldığın iple 4 dakika evin içinde koşturmaca. Sonra zaten o da yoruluyor, sen de. Ama köpek öyle mi? Paso ilgi alaka istiyor, seni çok seviyor, sevdiğini belli ediyor filan. Tam benim ihtiyacım olan şey.
Şimdi MAS'a başlarken bir çok hayalimin gerçekleşeceğine dair büyük inançlarım var. Çok büyük inançlar hem de. Hani bekliyorum yıllardır, kendimi ait hissedebileceğim bir yerlere gideyim, etrafında rahat hissedebileceğim insanlarla yaratıcı bir şeyler yapayım diye. Hepsi oluyor yavaş yavaş sanki.
Çok dağınık oldu farkındayım, bi süre daha böyle dağınık kalacağım, sonra toparlanırız nasılsa. Diyeceğim o ki, hayallerimin gerçeğe dönme vakti geldi sanki. Başarılı bir hayattan, basit bir köpek isteğine kadar her şeyin gerçekleşebileceği bir yerlere yürüyorum ben, gelin arkamdan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder