4 Ocak 2011 Salı

Barbra: American Rose with an American Beauty Nose!


1,5-2 yıl kadar önce...A Love Story filan var ya, müziği 1 Liracılarda satılan müzik kutularında bile kullanılan hani, onu izleyeceğim baktım senkron sorunu var verdim yolu. Canım da nasıl böyle eski, romantik birşeyler izlemek istiyor. The Way We Were diye birşey buldum. Baktım Sydney Pollack  yönetmiş. Dedim dur şuna bir bakalım. İşte Barbra Streisand denilen hatunla (yazının devamında kısaca tanrıça diyeceğiz...) böyle tanıştım. Böyle bir güzellik olur mu ya?! Sanırsın 1970lerde filan yaşayan bir teenage'im, wet dreamlerimi süsleyecek hatun! Benim için bir Miranda Kerr bir Evan Rachel Wood oldu çıktı. Koskoca 60 yaşındaki kadına vuruldum. Tabi o zamanlar 30unda filan sanıyorum ki. Bir de benim var böyle garipliklerim mesela Sissy Spacek ve Maggie Smith'e bildiğin abayı yakmış bir insanımdır ben, anneanne filan demem basarım nikahı, öyle sapık bir tarafım da var yani, o yüzden şaşırtıcı değil bunların hiç biri.


 Neyse tabi kadından öteye The Way We Were de bugüne kadar gördüğüm en iyi "aşk" filmidir. Muazzam bir senaryosu vardır, türdaşlarının aksine cıvıdığı 1 saniye bile yoktur, gayet ağır başlı, olgun ve kendini bilen bir filmdir. Barbra'ya "aşkım", Robert Redford'a da "Brad Pitt lan bu!" diye bakıyorum o sıralar. Böyle böyle ben Streisand'a sarmaya başladım ufaktan.

Sonra Omar Sheriff ile başrolü paylaştığı Funny Girl'ü izledim, orada da bir "ölüyorum aşkından Barbra" modlarına girdim filan. What's Up Doc denilen absürdlük abidesinde bile hep Barbra'nın o upuzun saçlarına, alacalı gözlerine, o çarpık burnuna baka baka tahammül ettim. Tabi bu sırada kadının çıkardığı 60 stüdyo albümünü, bilimum canlı kayıtları filan indirip iyice dönülmez bir yola girdim. Lan geçen karaoke'ye gittik, "yanlış anlaşılır" filan diye hiç düşünmeyip Don't Rain On My Parade'i bile bağıra bağıra söyledim! 

Peki Barbra'yı neden seviyorum? Öncelikle egosu tavanı delip geçmiş bir hatun. Bayılırım öyle hatunlara. Hele bu kıçı kalkıklık haklı sebeplere dayanıyorsa. Bunun dışında muazzam bir oyuncu. Şu anda izlemediğim sadece 4 filmi kaldı ve izlediklerim içinde başarısız bir performansını görmedim. Ve nedense kimsenin sevmediği sesi. Lan olm deli misiniz? Tül perde gibi sesi bu hatunun, nasıl dalgalanıyor hafif bir rüzgarda. Bunların dışında o çarpık burnunu yaptırmayıp, sektörde kadın başına ayak diretmiş bir insan. Paparrazi'lere dava açıp "Streisand Effect" diye bir şey başlatan biri. Her boku geçin kadın Barbara ismindeki a'yı çıkartarak bir nevi insanların ona verdiği önem ve gösterdiği ilgiyi gizliden gizliye test eden biri. Tarihte EGOT'lu (Emmy, Grammy, Oscar ve Tony Ödülleri) ilk insan! Daha saymayayım, tüm bunlar bile kadını takdir etmek için yeterli bir sebep.

Çok seviyorum lan işte. Zengin olayım bi doğumgünümde muhakkak milyon dolarları saçıp bu kadını da sahneye çıkartacağım. Bana şöyle bir "How Does The Wine Taste?" okusun.

Hiç yorum yok: