18 Aralık 2010 Cumartesi

El Secreto de Sus Ojos: Sen sus, gözlerin konuşsun!


Evet yeni izledim! Geçtiğimiz sene En İyi Yabancı Film dalında Akademi Ödülü alan El Secreto de Sus Ojos yani nam-ı diğer The Secret In Their Eyes'ı ancak izleyebildim. Filmin konusu hakkında hiçbirşey bilmediğim ve sinemayla alakalı alakasız herkesten iyi olduğunu duyduğum için biraz basit bir film bekliyordum. Hani en fazla iyi çekilmiş mainstream bir film! Akademi genelde öyle filmlere oy verir çünkü. Bir de bu filmin karşısında The Prophet ve White Ribbon gibi filmler yarışıyordu. Arjantin'den çıkan bir film ne derece tatmin olabilirdi ki?


Kağıt üstünde bir cinayet hikayesi gibi gözüken filmi iyi bir mainstream'den modern bir klasik adayına dönüştüren şey ise kesinlikle ilk başta barındırdığı derinlikli karakterler. Evet filmin tüm karakterleri aynı derinlikte yüzmüyor belki ama ana karakterimiz Esposito, kendisini canlandıran Ricardo Darin sağolsun bu tarz bir filmde olayın peşinden koşmasını bekleyebileceğiniz biri değil mesela. Hayatındaki yaşanmamışlıklara asılı kalmış bu adam asla bir kahramana dönüşemiyor mesela. Belki bunun bir Amerikan filmi olmamasıyla alakası da olabilir. Ama karakterin işlenişi, geçirdiği değişimler içinde aslında hiç değişmemiş olmaması, kendi kendine kaldığı sahnelerde izleyiciye geçirdikleri...Mükemmel yaratılmış ama mükemmel olmayan bir karakter! Bir film çekerken, tam da hikayenizi üstünden anlatmak isteyeceğiniz biri. Zaten bu yüzden de bir cinayet hikayesini anlatıyor gibi gözükse de film aslında Esposito'nun ve finalini de bu gerçek doğrultusunda yapıyor.

Hani hikaye ve oyunculuğun yettiği bu yüzden yönetmenin pek birşey katmadığı filmler vardır. Ya da şöyle diyelim, hikaye ve oyunculuklar o kadar iyidir ki çoğu zaman yönetmenin ne yaptığını fark edecek vakti çok az buluruz. The Secret In Their Eyes'ın bu tarz "iyi" filmlerden ayrılıp, çıta atlamasının sebebi de bu algıyı kırması. Bilhassa ikili çekimlerde kullanılan uzun planlar, alan derinlikleri, kadraj boşlukları, odak noktaları...adeta bir sinema dersi. Abarttığımı düşünenlere ise filmin tek bir sahnesini izletmek yeterli olacaktır. Filmin ortalarındaki stadyum sekansı! Kamera uçarak şehrin üstünden geçer ve stadyum'un içine girer, seyirciler arasındaki Esposito'yu görürüz ve buradan itibaren 5-6 dakikalık plan-sekans içinde seyircilerin arasına, stad'ın merdivenlerine, koridorlarına, tuvaletlerine girer ve en sonunda sahanın içinde sonlanacak bir kovalacama sahnesi izleriz. Hani hiçbirşey için övülmezse bu film, sırf bu sekans için övülür. Bu kadar mükemmel bir kamera rejisini en son hangi filmde gördük, hatırlayabilen var mı? Atonement'da vardı en son benim hatırladığım kadarıyla!

Sonuç olarak El Secreto de Sus Ojos harbiden iyi bir film. Hem sinemadan anlayana hem de sıradan izleyiciye. Herkese sunduğu şeyler farklı, kimisine iyi bir gizem, kimisine sinemasal açıdan bir şahaser. Ama tek bir ortak nokta var ki, sunduğu herşeyde eller patlayıncaya kadar alkışlanmayı hak ediyor.

PS: Fotoğrafını kullandığım sahneden bahsetmek gerekirse, uzun zamandır kanımın bu kadar donduğunu hissetmemiştim. Leziz!

91/100

Hiç yorum yok: