18 Aralık 2010 Cumartesi

Son bir sigara içeyim...

Bayadır aklımda var aslında, sigarayı bırakmam lazım. Aslında hiç başlamamış olmam gerekirdi ama lise çağlarında yaptığım bir özentilikle ben de bu batağa saplanmıştım. Gayet uslu, etliyi sütlüyü karıştırmayan bir çocukluk geçiren ben aklımca olmayan asiliğimi sigarayla kapamaya çalışıyordum.

Şimdi hesap etmeyeyim zira edersem içtiğim yılları hesaplayıp kendime yaptığım zararı daha vahşi şekilde gözler önüne süreceğim ama liseden mezun olup, asiliği üstümüzden atalı veya farklı şeylerle kapamaya/göstermeye çalışalı çok oldu. Haliyle sigaranın artık bir numarası kalmayınca, ona başka anlamlar yüklemeye başladım. Mesela bu meret müzik dinlerken çok iyi gidiyor. Öyle böyle değil, ben sigara yakmadan önce dinleyeceği müziği ayarlayan bir adamım. Playlist filan yaparak değil hem de, her sigarada tek tek özenle seçerek. Bu bir hafta içinde de en çok onda canım çekti zaten. Dybdahl olsun Mraz olsun kalbimi deşen notalar zerk ederken elim, ağzım boş, su içiyorum işe yaramıyor. Hatta bi gün bu yüzden alkol alayım dedim. 2 bira sonra hayatımın uçuşunu gerçekleştiriyordum!



Evet son 1 haftadır sigarayı bırakmaya çalışıyorum. Önce 30 milyon kişiye sigarayı bıraktırdığı söyleyenen Allen Carr'ın belgeselini izledim, belgeselin sonunda "son bir sigara içiş ritüel"i var ben onu doğru düzgün yapamadan verilen gazla koca paketi parçalayıp çöpe attım. Nasıl rahat içim, çünkü belgesel sırasında fosur fosur sigara içebiliosun, ben de nasılsa bırakıcam diye 3 tane filan içtim 60 dakikalık belgeselde. Beden nikotine doydu tabi. Ben bu kafayla uyudum, sabah kalktım, ritüel olan kahvaltı sonrası sigara yakasım gelmedi. Aha dedim bıraktım valla. Ama gün boyunca nasıl kaşınıyorum. Yaptığım herşey boş geliyor çünkü aklımda bir tek bu meret var. Hiçbir şeyden zevk almıyorum. Müzik bile dinleyemedim koca gün, çünkü yanında sigara yok! Dybdahl filan bir anlamsız geldi bana. Saçmaladım iyice. Dedim 3 güne bunlar da geçer. İkinci gün oldu, artık krize filan girmeye başladım ona buna çatıyorum. O gece yemek söyledim dışarıdan, çünkü yapacak halim yok. Kodumunun KFC'si bir siparişi tam 70 dakikada getirince beni aldı bir dellenme, önce yemeği yedim sonra kafayı kırdım markete inip bir paket Winston aldım. Eve geldim, yaktım, bir boktan geldi tadı anlatamam. Sanki 2 gün içinde sigaranın tadını değiştirmişler. Sevindim tabi buna, en azından eskisi gibi hoş gelmiyor filan. Ama n'oldu o gece 2 tane daha içtim. Hepsinde de zevk almayarak. Alttan da diyorum ki kendime "azaltarak bırakırsın". Halbuki biliyorum ki "azaltarak bırakmak" diye birşey yok. Ertesi gün hayvanlar gibi hastalanıp yataklara düşünce canım sigara istememeye başladı zaten. O nikotin canavarı 2 gr mikrop girince vucuda nasıl da sesini kesiyor. Oh dedim bu hastalık yarayacak bana, bırakacağım sigarayı. Hastalık bitti, kendimi deneme amaçlı tekrar yaktım bir tane, daha ilk nefeste söndürdüm. Sonra ertesi gün bir tane daha yaktım, içtim sonuna kadar ama tüm gün sadece onu içtim. Giderek bırakıyorum gibi geliyor.

Ve bugün...Dayanamadım ulan, tam 4 tane içtim. Gerçi bu eskiden günde yarım paket hatta durumuna göre 1 paket bitirdiğimi düşünürsek mucizevi bir olay ama yine de yeterli değil. Ve şimdi bu blog'u yazarken paketteki son sigaramı yaktım, bir yandan yazı yazdığım için boku bokuna yandı gitti diye hissediyorum. Ama bir yandan da son sigara şarkısı olarak Dybdahl'dan Stay Home'u seçtim. Hani veda ettiysem hoş bir veda şarkısı oldu.

Şimdi asıl büyük sınav yarın, evde ekmek kalmadı sabah kalkınca bakkala ineceğim haliyle. Acaba yanında bir paket de Winston isteyecek miyim bakkaldan? İstememeye çalışacağım çünkü harbiden bir yanım bırakmak istiyor, bir yanım da sigara içme eyleminden zevk alıyor. Ama istemeyeceğim sanırım.

Sonuç olarak şunu fark ettim ne kadar sosyalleşirsem sigaradan o kadar uzaklaşıyorum artık. Ama evde tıkılı kalınca bir şekilde o yakma isteği/zamanı geri geliyor. Kaçamıyorsun. Okuldayken 1 tane içmedim geçen gün, eve geldim gecenin bir saati yaktım bi tane boku bokuna. Ne yemek yemiştim, ne birşey. Öyle keyif sigarası da değil yani.Neyse, umarım bırakabilirim. Son olarak şunu diyeyim sigara içmeyen okuyuculara, başlamayın! Yani evet zevkli bir meret de günü gelecek bırakmak zorunda kalacaksınız ve harbiden koyacak o size! O yüzden günü geldiğinde ayrılmak zorunda kalacağınız biriyle hiç başlamayın. Aşk acısından beter lan!

Hiç yorum yok: